
- A c ı l a r ı n Ş a i r i -
Ş. Şair Feryadi
EN SEVGİLİYE
Alemlere rahmet olarak gönderen Rabbim
Aydınlandı karanlık nurunla Resulullah,
Habibim diye seni candan sevdiren Rabbim
Sevgililer sevgilisi sensin Ya Habibullah.
Sevgiyi hoşgörüyü olmasaydın bilmezdik
Mürteza denmeseydi bu günlere gelmezdik
Müjdeli haberlerle dönmeseydin gülmezdik
Miraçta o sırlara erdin ya Neciyullah.
Ebabille filleri bozguna uğratmayı
Ayı ikiye bölüp tek bir parça batmayı
Yetim hakkı diyerek Adil olup çatmayı
Mazlumların diliyle sana dendi Seyfullah.
On dört asır boyunca ardında yollar biziz
Mezhep diye dört koldan sarılan kollar biziz
Şefaatine muhtaç çaresiz kullar biziz
Bir tek sana yakışır bu sıfat ya Sadullah.
Adil, Abid, Azizsin Ey Ekremin Ekremi
Sevgililer sevgilisi Rabbimin Mükerremi
Feryadi muhtaç sana şefaatle keremi
Muzaffer Mansür eyle Taha Tahir Abdullah.
GEÇ KALAN BİR ŞİİR,
SON TANIKLARDAN
Elbisesi sıradan ütüsü yok kaybolmuş
Yüzü nur ile kaplı diyemezsin ay solmuş
Elleri titriyor da tutamıyor kaşığı
Yaşadığı yer değil o vatanın aşığı
Duyamıyor nineyi eli kulak arkası
Sanki o günden kalma üzerinde hırkası
Git diyor ne olursun bir kez beni de dinle
Vallahi diyeceğim ben geleyim seninle
O koskoca çınarın yüzünde bir tebessüm
Ama nine de haklı duruyor malul, masum
Yıllardır kahır çekti yıllarca cefa çekti
Barakadan kurtulup bir ev isteyecekti
O İstiklal Harbinin en son kalan tanığı
Mülki Amir Valinin gerçek Onur Konuğu
Yapma dedi nineye koca adam dev yürek
Bir göz olsun evin var bize bir okul gerek
Bir ayağım çukurda karnımız tok Celal var
Yapılan o okulda Paşam var İstiklal var
Biz cahildik bilmedik ne dostu ne düşmanı
Paşamın vasiyeti bilim ile koşmanı
Anlatacağım orda yaşanılan günleri
Yarına yön verecek unutmadan dünleri
Bazen Çanakkale’yi bazen Gelibolu’yu
Unutmamalı kimse canım Anadolu’yu
Bir avuç Mehmet ile karşı koyduk cihana
Kurban diye gönderdi bizi büyüten ana
Metre kare alana altıbin mermi düşmüş
Kahramanlık dendi mi insanlık bile şaşmış
Taarruzu değil, ölmeyi emreden Paşa
Haykırdık ALLAH diye dağa bayıra taşa
Burası savaş değil insana ders alanı
Dönmeyi düşünmeden rahat geçsin kalanı
Şehit olan Mehmetçik dikenlere düşüyor
Sağ kalan arkadaşı basıp diken aşıyor
Derelerden su değil kan geliyor kan be kan
Abdestle bekler olduk şarapnel gelir her an
Süngü ile yürüdük elimizde top mu var
Gökyüzü mavi değil ateş kırmızısı har
Güle güle gelenler şaşırıyor kalıyor
Yahya Çavuş, gibiler süngü ile dalıyor
Onbeşliler dediğin daha ana kuzusu
Nedense inanmıyor anlamıyor bazısı
Katıksız kuru ekmek bir günlük iaşemiz
Yalın ayak su taşır bize küçük Ayşemiz
Kazılan istikamlar korumuyor gizliyor
Biz tüfek bulamazken uçaklarla gözlüyor
Ne acılar yaşadık ne bedeller ödedik
Ölmek var dönmek yoktur anamıza söz dedik
Madem kurban adadı analarımız bizi
Şehit olmak kutsaldır, beni de yaptı Gazi
Yani bu güzel vatan kolay kazanılmadı
İsimsiz nicesi var onu yazan olmadı
Bu yüzden can yoldaşım bize burası yeter
Cumhuriyet yaşasın elbet bu ömür biter
Gençler şanlı tarihi öğrenecek orada
Mohaç Kosova Belgrad bekliyorlar sırada
Gözlerinden yaş geldi çevirdi kafasını
Yetim Ali’ydi adı düşündü babasını
Şehit olan insanın tutamazdı yasını
Silmedi göz yaşını tuttu madalyasını
Bir devrin başlangıcı Çanakkale dediğin
Feryadi’ye baş tacı emanet eylediğin.
D E Ğ İ L,
Ne yakacak gemim kaldı ne yıkacak limanım
Ne üzecek halim kaldı ne bıkacak amanım,
Ne yazacak kalem kaldı ne bakacak zamanım.
Dost sanıp dosta yanışım, canan cana can değil
Özlem desen dağlar gibi yanıyorum görsene
Sensiz anım ay gibidir dakikalar bir sene
Gönlümdeki sırça köşkün sahibisin girsene
Barakaya razıyım ben saray değil han değil.
Ne hükümler beni saldı ne Feryadi'ye geldin
Ne hakimler karar aldı ne celsede son oldun
Ne hekimde derman kaldı ne merhemimi buldun
Her öksürük içten yıkar elde mendil kan değil...
BANA CAN OLAN CANLARA
Dertlerimden yoruldum, yalnızlıktan usandım
Yine de şükür Rabbim bedeni taşıyorum.
Hata kusur kabulüm bense doğrudur sandım
Kırk yıldır değişmeyen nedene koşuyorum.
Rulet masalarına meze olan şakağın
Yad ellere açılıp bana kapanan çağın
Dizler tutmasa bile zirvesindeyim dağın
Hayal deme onunla dağları aşıyorum.
Şükür secdesi diye bilmeyen sanar rükü
Şans desen lordluk yapar tanımıyor ki dükü
Omuzlarıma binen bunca dert bunca yükü
Nasıl kaldırdım nasıl taşırım şaşıyorum.
Dostluk ulvi bir duygu arkadaş ise başka
Canım dedim canana inanmıyor ki aşka
Mutluluk denizinde bir kez yüzseydim keşke
Giremedim gönlüne sığmadım taşıyorum.
Eğer istemiyorsan inan bir daha gelmem
Arayan üç beş can var onlar olmasa gülmem
Ne yana gideceğim ne yapacağım bilmem
Başım kaşınıyorken sakalı kaşıyorum.
Şükür ki onlar vardır Elif gibi vav değil
Hele biri vardır ki dost ateşi kav değil
Benlikten tez kurtulup biz olmuşuz sav değil
Elif Ba okur iken Osman’ca coşuyorum.
Feryadi’nin Dileği Elif gibi Osman’lık
Razıyım Ulu Rabbim duymadım ki pişmanlık
Yürekten bir bağ vardır ne geziyor düşmanlık
Şükür ki yanımdalar onlarla yaşıyorum.
______________________________________
İki gün uzak kalsa sanırım üşüyorum
Ararlar arayamam gaflete düşüyorum
Biri can biri canan onlarla pişiyorum
Merak ettim sonunda yapar kaç kişi yorum.
______________________________________
Dokunmayın Leyla'ma, Mecnun olmak bana düştü
O gülsün tebessümle, yanıp solmak bana düştü
Cemalini gördüm ya, özlem hasret gitti yada
Kazanırken kaybettim saç baş yolmak bana düştü...
______________________________________
Dünya deriz biz ama yarınların repliği
Güvenme hiç bir şeye ömür pamuk ipliği...
Ne ektin se inan ki ekilen biçiliyor
İşe güce bakmıyor geldin se göçülüyor...
Hata kusur bizlere muhimdir af dilemek
Müsallaya varınca yürek sevgi dil emek...
YAR BANA,
Yüreğim mezarın sevgim kefenin
Olsun dedim inanmadı yar bana.
Dünya gibi bektaşiye küfenin
İçi değil dışı gelir dar bana.
Diken bana batsın koksun gül sana
Zehirler içerim kalsın bal sana
Canan dedim nasıl derim el sana
Sensiz hayat ar geliyor ar bana.
Anla artık seni yazdım silemem
Yaradan'dan sensiz Cennet dilemem
Baharı göremem yazı bilemem
Hazan diye yağdırırsan kar bana.
Feryadi Mecnundur çölde yatarım
Çerçi olsam neyi kime satarım
Dünyaya bir anda kafa tutarım
Çariçemsin sende desen Çar bana
YAZ DİYOR...
Yine boynu bükük yine hüzzam var
Gurbet şarkıları özlem az diyor,
El uzatsam sanki bende cüzzam var
Hekim ilaç vermez çile haz diyor.
Severek yaşama sevmeden ölme
Dert çile dünyası ağla da gülme
Gözleri gel derken dudağı gelme
Oda çok seviyor ama naz diyor.
Dünya yalan, yere batsın hayası
Neden çıkmaz gariplerin rüyası
Deryalar kalemin bitmez boyası
Feryadi bu yetmez daha yaz diyor.
GARİBİM.
Kara bahtım kem talih hasret koydu beyaza
Gurbet bile kara olmuş nasıl güler garibim,
Zemheride donmazken yazın düştü ayaza
Ne kürkü nede libas yelek diler garibim.
Yüreğinden inansa sevilerek özlendi
Canan dedi yemin ile inat ile sözlendi
Karlı dağlar dayanmadı sisler ile gizlendi
Bunca efkar bunca gamı nasıl siler garibim.
Gün gelecek sâlâ ile müsallaya götürür
Dost hatırı kalmışsa taziyeye getirir
Bir dert var Feryadi'yi günden güne bitirir
Anlatamaz kimseye yalnız solar garibim.
Doğu Türkistan,
İzlerken tüylerim ürperdi birden
Garip yetim kalmış Doğu Türkistan,
Kardeşiz kardeşler, geçilmez yardan
Kan ile göl olmuş Doğu Türkistan.
Sade eller değil ruhları kanlı
Yıllardan beridir Türklere kinli
Sana mı yar olur bu dünya Çinli
Sanma sakın ölmüş Doğu Türkistan.
İnsan sandık şimdi aştın haddini
Namert insan tanır bilir ceddini
Başına yıkarız O Çin Seddini
İnine bir yolmuş Doğu Türkistan.
Nerde ermeniyle yoldaş olanlar
Nerde vatikanda koldaş olanlar
Nerde sağlar nerde soldaş olanlar
Sabır ile dolmuş Doğu Türkistan.
Sincan Uygur derken kim var sırada
Merhem değil tuz basılan yarada
İnim inim inliyorken orada
Feryadi'de solmuş Doğu Türkistan...